Uluslararası Ekonomi Zirvesi'nde konuşan Şimşek, korumacılığın artışının küresel ekonomi üzerindeki etkilerini ve Türkiye'nin dayanıklılığını vurguladı. Korumacılık tedbirlerinin artması, ticaret savaşlarının devam etmesiyle birlikte ekonomik belirsizlikleri artırıyor.
Şimşek, korumacılığın son dönemde yoğunlaşan tedbirlerle birlikte küresel ekonomi politikalarındaki belirsizliği artırdığını belirtti. Korumacılık, son 15 yılda ticarette kısıtlayıcı tedbirlerin artmasıyla yeni bir trend haline geldi. Geçen yıl ticaret kısıtlamaları, küresel finansal kriz öncesine göre tam 11 kat yükseldi.
Ticaret savaşlarının bu şekilde devam etmesi halinde küresel büyümenin yüzde 3'ün altına gerileme olasılığı yüksek. Şimşek, korumacılığın artmasının temel sebebinin ABD ile Çin arasındaki jeostratejik rekabet olduğunu ifade etti. Türkiye, bu ortamda benzer ülkelere kıyasla daha dayanıklı bir konumda.
Şimşek, Türkiye'nin ihracata olan bağımlılığının oldukça düştüğünü ve büyümeyi yönlendiren asıl unsurun iç talep olduğunu vurguladı. Mal ihracatının milli gelir içindeki payı yaklaşık yüzde 20 seviyesinde. Bu nedenle, içe kapanan dünya düzeninde Türkiye'nin etkilenme düzeyi daha sınırlı olabilir.
Ayrıca, ticaretin büyük bir kısmı dost ve yakın ülkelerle yürütülüyor. İhracatın yüzde 68'i serbest ticaret anlaşmalarının olduğu ülkelerle gerçekleştiriliyor. Avrupa Birliği, kural temelli ve çok taraflı ticaret sistemini savunarak Türkiye'yi dış şoklara karşı daha dayanıklı kılıyor.
Şimşek, küresel ekonominin karşı karşıya olduğu önemli bir riskin de artan borçluluk olduğunu belirtti. Son 25 yılda küresel borcun milli gelire oranı 100 puandan fazla artarak yüzde 328'e ulaştı. Bu borç seviyesinin düşük faiz ortamında daha yönetilebilir olduğunu ancak küresel faizlerin yükseldiği senaryoda birçok ülkenin zorlanabileceğini ifade etti.
Türkiye'nin toplam borcunun milli gelire oranı ise yüzde 93 seviyesinde bulunuyor. Bu oran, gelişmekte olan ülkeler ortalamasının oldukça altında. Şimşek, demografik yapıdaki değişimlerin yanı sıra jeopolitik gerginliklerin de küresel ekonomiyi etkilediğini vurguladı.
Şimşek, Türkiye'nin enflasyonu kalıcı olarak tek haneye indirmek için makroekonomik istikrar ve reform programını kararlılıkla uyguladığını belirtti. Enflasyonun son 10 aydır düşüş gösterdiğini ve bu düşüşün devam edeceğini ifade etti. Dezenflasyon programının uygulanmasında güçlü bir siyasi irade ve kapsamlı bir program mevcut.
Son dönemdeki piyasa dalgalanmalarının beklentileri kısa vadede bozmuş olabileceğini ancak hedef aralığının içinde kalınacağına inandığını belirtti. Lirada sınırlı bir değer kaybı yaşandığını, ancak iç talebin zayıf olması nedeniyle kur geçişkenliğinin düşük olmasının beklendiğini vurguladı.
Şimşek, ekonomide dengelenmenin sağlandığını ve istihdamın güçlü seyrettiğini belirtti. Piyasalardaki son dalgalanmaların ekonomik aktivitede geçici bir yavaşlamaya neden olabileceğini, ancak uygulanan programla Türkiye'nin dış kırılganlıklarını azalttığını ifade etti. Yapısal avantajların pekiştirilmesi ve kalıcı refahın tesis edilmesi hedefleniyor.
Bu küresel kriz, Türkiye için önemli fırsatlar barındırıyor. Şimşek, bu dönemi sadece riskleri yönetmek için değil, yapısal dönüşümü hayata geçirerek fırsatları kullanmak için değerlendireceklerini belirtti. Program kararlılıkla uygulanmaya devam edecek.