AB, ekonomik durgunluk, ticarette parçalanma ve jeopolitik istikrarsızlık içeren yüksek riskli bir dönemden geçiyor. ABD ile gerilen ilişkiler, kıtada devam eden ve dördüncü yılına girmek üzere olan Rusya-Ukrayna Savaşı ile birleşince Avrupa'yı sıkıntıya sokuyor. Bu durum, Avrupa'nın ekonomik ve siyasi istikrarı üzerinde ciddi tehditler oluşturuyor.
ABD'de başkanlık koltuğundaki değişim, Avrupa'yı da ciddi ölçüde etkiledi. ABD Başkanı Donald Trump'ın üslubu ve söylemlerindeki katılık, Avrupa'da olumsuz algılanıyor. AB'ye mesafeli yaklaşımı, ilişkilerde zorlu bir dönemin başlamasına neden oldu. Yeni dönemde AB, Trump'ın ticaret ve savunma politikalarına odaklanırken, daha önce müttefik olarak gördüğü ABD ile olan yakın ilişkisi erozyona uğradı.
Trump'ın 'Önce Amerika' yaklaşımıyla uygulamaya koyduğu korumacı ekonomi politikaları, çelik ve alüminyum ithalatına yönelik gümrük vergilerinin kapsamına AB ülkelerini de soktu. Bu durum, Avrupa tarafında ciddi rahatsızlığa neden oldu. AB, ABD'nin gümrük vergisi uygulamasının makul bir gerekçesinin olmadığını belirtti.
ABD'nin gümrük vergileri getirmesi, ekonomik belirsizliği artırdı. Avrupa, Trump'ın imzaladığı gümrük vergileri uygulama planını olumsuz karşıladı. AB, Trump'ın önerdiği karşılıklı tarifeler içeren ticaret politikasını yanlış yönde atılmış bir adım olarak değerlendirdi. Serbest ve adil ticarete yönelik haksız engellere karşı derhal ve sert tepki verileceği açıklandı.
AB, ABD'ye derhal misilleme yapılacağı ve ticaret savaşına girişmekten çekinmeyeceği mesajını verdi. ABD Başkanı Trump'ın, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Ukrayna'da süren savaşın sona erdirilmesine ilişkin barış müzakerelerine AB ülkelerini dahil etmemesi, ilişkilerdeki mesafeyi daha da açtı.
ABD Başkanı Trump, Avrupa ülkelerinin savunmaya yeterince kaynak ayırmadığını belirtti. Halihazırda, AB ülkelerinin savunma harcamalarının ortalaması GSYH'lerinin yüzde 1,9'u seviyesinde bulunuyor. Trump, NATO üyelerinden GSYH'lerinin yüzde 5'ini savunmaya harcamalarını talep ediyor. Bu durum, AB ile ABD arasında gerilimi artıran unsurlar arasında yer alıyor.
AB ülkelerinin talep edilen savunma harcamalarındaki artış seviyesini karşılamak için bütçelerini ciddi ölçüde değiştirmeleri gerekecek. Birçok Avrupa ülkesi, yüksek kamu borcu ve bütçe açığıyla mücadele ediyor. Yavaşlayan ekonomik büyüme, nüfus artışının hız kesmesi ve artan sosyal maliyetler, daha fazla askeri harcama yapmayı zorlaştırıyor.
AB'nin ekonomik büyümesi, son yıllarda ABD ve Çin ile karşılaştırıldığında oldukça düşük seyrediyor. AB'nin 2025 büyüme beklentisi yüzde 1,5 olarak öngörülüyor. Bazı çalışmalarda Euro Bölgesi'nin bu yıl sadece yüzde 1 civarında büyüyeceği tahmin ediliyor. Avrupa'nın ekonomik büyümesindeki düşüklük, uzun vadede daha belirgin hale geliyor.
Avrupa ekonomisi, son 15 yılda ABD'nin çok gerisinde kaldı. ABD, özellikle teknoloji ve dijital dönüşümde hızla ilerleyerek bu alanlarda öncü konuma yerleşti. Bu dönemde ABD'nin GSYH'si yüzde 70 artarken, AB'de bu oran sadece yüzde 20 seviyesinde oldu. Bu fark, son dönemde çok belirgin hale geldi.
Pek çok AB ülkesinin kamu borcu ve bütçe açıkları yüksek seviyelerde bulunuyor. Birlik kuralları uyarınca, üye ülkelerin kamu borçlarının GSYH'lerinin yüzde 60'ını, bütçe açıklarının da GSYH'lerinin yüzde 3'ünü geçmemesi gerekiyor. Ancak birçok ülke, bu kurallara uymuyor. Kamu borcu oranı, Yunanistan, İtalya, Fransa, Belçika ve İspanya'da yüzde 100'ü aşıyor.
AB üyesi 13 ülkenin kamu borcu, yüzde 60 sınırının üzerinde seyrediyor. Ayrıca, İtalya, Macaristan ve Romanya'nın başı çektiği 10 ülkenin bütçe açığı da yüzde 3 sınırını aşmış durumda. Yüksek kamu borcu ve bütçe açıkları, AB ülkelerinin ekonomilerini canlandırmaları için adımları zorlaştırıyor.
Enflasyonla mücadele süreci, Avrupa'da da devam ediyor. Enflasyon oranı, Avrupa'da hala yüksek seyrediyor. Avrupa Merkez Bankası (ECB), orta vadede yüzde 2 enflasyon hedefliyor. Ancak Euro Bölgesi'nde son birkaç aydır artış eğilimi gösteren enflasyon, yüzde 3 seviyesine yakın seyrediyor.
AB, enerjide de sorunlu bir dönemden geçiyor. AB gaz depolarındaki doluluk seviyesi, son 5 yılın ortalamasının yaklaşık yüzde 10 altında bulunuyor. Mevcut durumda, Avrupa'nın doğal gaz depolarındaki doluluk oranı yüzde 50'nin altına geriledi. Gaz fiyatları, hava sıcaklıklarının düşük seyretmesi ve depolardaki gaz miktarının azalmasıyla son 2 yılın en yüksek seviyesine çıktı.