Türkiye, terörle mücadelesinde ikinci aşamaya geçmek üzere. Bu süreç, DEM’in İmralı’da Abdullah Öcalan ile gerçekleştireceği görüşme ile başlayacak. İlk turda yapılan görüşmelerde, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin süreci başlatan açıklamaları dikkat çekti. DEM Heyeti, siyasi parti ziyaretlerinde Bahçeli’ye duyulan güvenin yüksek olduğunu ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tavrı ise heyet tarafından merak edildi.
Görüşmelerde, siyasi partiler Öcalan’ın KCK yapılanması altındaki terör örgütlerine silah bırakma gücünün olup olmadığını sorguladı. DEM Heyeti, “Bu gücü görmeseydik biz bu sürece dahil olmazdık” diyerek, Öcalan’ın sözünün dinleneceği konusunda tereddütlerinin olmadığını belirtti.
DEM’in ikinci İmralı ziyareti ile birlikte, sürecin hızlandırılması bekleniyor. Sürecin uzaması istenmiyor ve geçmişteki örnekler, uzayan süreçlerin başarı şansını azalttığını gösteriyor. Öcalan’ın, açık ve net bir açıklama yapması bekleniyor. Bu açıklamanın KCK yapılanması ve altındaki tüm terör örgütlerini kapsaması hedefleniyor.
Ankara, bu konuda hiçbir pazarlığa açık değil. Silah bırakma ve kendini lağvetme konuları hayata geçmeden başka konuların gündeme gelmesi beklenmiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör örgütleriyle kararlılıkla mücadelenin devam edeceğini birçok kez vurguladı.
DEM Heyeti’nin siyasi partilere verdiği mesaj, “Örgüt Öcalan’ın sözünü dinler” şeklindeyken, farklı senaryoların yaşanabileceği de gündeme getiriliyor. Ankara’nın talebi, KCK yapılanması ve altındaki tüm örgütlerin lağvedilmesi. Eğer Kandil bu karara uymazsa, hükümetin tavrı net: “Silah bırakanla barış yaparız, silah bırakmayanla savaşırız.”
Öcalan’ı dinlemeyenlerin, artık Öcalan’ın kurduğu örgüt olmadıklarını ortaya koyacakları ifade ediliyor. Bu durumda, eğitilip donatıldığı ABD ya da son dönemde bağlantılar kurduğu İsrail’in terör örgütü konumuna düşeceği belirtiliyor. Türkiye, çağrıya uyanlarla siyasi süreci konuşacak, uymayanlara karşı ise terörle mücadele konusunda taviz vermeyecek.
Bölgedeki gelişmeler ve Türkiye’nin hamleleri üzerine ABD’nin mevcut yönetiminden gelen ziyaretler, süreçteki yeni yönetimin belirleyici olacağı düşünülüyor. ABD’nin SDG çatısı altındaki terör örgütünü silahlandırmasının gerekçeleri arasında DEAŞ ile mücadele, İsrail’in güvenliği ve Suriye’deki Rusya ve İran varlığı yer alıyor. Ancak bu gerekçelerin ortadan kalktığı ifade ediliyor.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, yeni yönetimin DEAŞ ile etkin bir şekilde mücadele etme kapasitesini güçlendirmek için birlikte çalışabileceklerini belirtti. Türkiye, Suriye’nin kuzeydoğusundaki kampların kontrolü konusunda daha fazla sorumluluk üstlenmeye hazır olduğunu vurguladı.
Yeni Suriye hükümeti, DEAŞ’ın kamp ve hapishanelerinin yönetimini devralmaya hazır. Türkiye, yeni hükümete bu konuda her türlü desteği vereceğini açıkladı. El-Hol kampında yaklaşık 50 bin kadın ve çocuğun bulunduğu, hapishanelerde ise 7 bine yakın erkek mahkûmun yer aldığı biliniyor.
Iraklıların Irak, Suriyelilerin Suriye hapishanelerine geçişinin ardından geriye Avrupalı DEAŞ mensuplarının kaldığı ifade ediliyor. Avrupalıların, uluslararası hukuk çerçevesinde kendi ülkelerindeki hapishanelere alınmaları gerektiği belirtiliyor. Yeni Suriye hükümeti, Türkiye’nin lojistik desteği ile hapishanelerden sorumlu olmayı masaya taşıdı.