Şeker Bayramı Öncesi Pazar Analizi ve Tüketim Verileri
Şeker Bayramı Öncesi Pazar Analizi ve Tüketim Verileri
Şeker Bayramı’nın yaklaşmasıyla birlikte, şeker markalarının ürünleri raflarda yerini almaya başladı. Tüketim verileri, geçen yıl ile aynı seviyelerde kalmasının beklendiğini gösteriyor. Bayram döneminde kişi başına ortalama 2,5 kg şeker tüketimi gerçekleşiyor. Ancak, raf fiyatları kilogram başına 180 TL’den 220 TL’ye yükseldi.
Bayram Şekeri Tüketim Verileri
Türkiye’de hediyelik ve ikramlık şeker pazarının büyüklüğü 2,5 milyar TL olarak belirlenmiştir. Hane başı yıllık bayram şekeri tüketimi ise yaklaşık 2,47 kg’dır. Türkiye genelinde toplam bayram şekeri tüketimi 24-26 bin ton civarındadır. Bu dönemde satın alınan hediyelik ve ikramlık ürünlerin yüzde 81’ini bayramlık şeker ürünleri oluşturmaktadır.
Araştırmalar, tüketicilerin yüzde 91’inin bayram alışverişlerinde her zaman bayram şekeri aldığını göstermektedir. Bu oran, AB sosyo-ekonomik segmentte yüzde 96 ile en yüksek seviyeye ulaşmaktadır. Bu veriler, bayram döneminin şeker tüketimi açısından ne denli önemli olduğunu ortaya koymaktadır.
Bölgesel Tüketim Farklılıkları
Bölgelere göre bayram şekeri tüketim verilerine bakıldığında, Güney Doğu Anadolu Bölgesi 3,42 kg ile ilk sırada yer almaktadır. Bunu 2,76 kg ile Karadeniz, 2,58 kg ile Orta Anadolu, 2,54 kg ile Marmara, 2,44 kg ile Doğu Anadolu, 2 kg ile Akdeniz ve 1,71 kg ile Ege Bölgesi takip etmektedir. Bu veriler, bölgesel tüketim alışkanlıklarının farklılık gösterdiğini ortaya koymaktadır.
Bu durum, şeker üreticileri için pazar stratejilerinin belirlenmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Özellikle Güney Doğu Anadolu Bölgesi, yüksek tüketim oranlarıyla dikkat çekmektedir. Bu bölgedeki tüketim alışkanlıkları, üreticilerin pazarlama stratejilerini şekillendirmektedir.
Mondelez International’ın Pazar Payı
Mondelez International Türkiye ve Avrasya Ülke Müdürü Mehmet Karamollaoğlu, Türkiye’deki hediyelik ve ikramlık bayram şekeri pazarının yarısını tek başına Kent’in elinde bulundurduğunu iddia etmektedir. Mondelez Türkiye’nin sakız kategorisindeki pazar payı ise yüzde 55,3 olarak açıklanmıştır. Ferahlatıcı şeker kategorisindeki pazar payı ise yüzde 43,8’dir.
Karamollaoğlu, Türkiye’de sakız, şeker, çikolata ve bisküvi kategorilerinin toplam pazar büyüklüğünün yaklaşık 103 milyar TL olduğunu belirtmektedir. Mondelez International Türkiye, bu kategorilerde pazarın en önemli oyuncusu konumundadır. Bu durum, şirketin sektördeki etkisini artırmaktadır.
Kent’in Bayram Hazırlıkları
Kent, 1967’de ilk yumuşak şeker markası olarak tüketiciyle buluşmuş ve 2000 yılında bayram iletişimine başlamıştır. Bu bayram için 10 bin ton şeker üretimi planlanmaktadır. Bayram için hazırlıklara 8 ay öncesinden başlanmıştır. Üretimin yüzde 80’i üç ay öncesine kadar tamamlanarak Türkiye’nin dört bir yanına dağıtıma başlanmaktadır.
Karamollaoğlu, Kent’in bayram şekeri kategorisinde yaklaşık yüzde 50’lik bir pazar payına sahip olduğunu ifade etmektedir. Bayram dönemine yönelik üretim hazırlıkları, uzun bir süreç gerektirmektedir. Bu durum, tüketicilere sunulacak ürünlerin kalitesini artırmaktadır.
Türkiye’nin Stratejik Önemi
Karamollaoğlu, Türkiye’nin Mondelez Grubu içerisinde stratejik bir öneme sahip olduğunu vurgulamaktadır. Son 8 yıl içinde Türkiye’ye 570 milyon TL’lik yatırım yapılmıştır. Bu yatırımlarla Gebze fabrikasında sakız ve şeker hatları genişletilmiş, tatlandırıcı hattı kurulmuştur.
2025 yılının ilk üç ayında, 3 kıtada, 9 ülkeye toplamda 10 bin tonluk sakız ve şekerleme ihracatı gerçekleştirilmiştir. Türkiye, Avrupa’nın bir hub’ı haline gelmiştir. Bu durum, Türkiye’nin uluslararası pazardaki konumunu güçlendirmektedir.
Gelecek Hedefleri
Karamollaoğlu, Türkiye ve Avrasya bölgelerinde Mondelez International’ın gelecek hedeflerini gerçekleştirmesine liderlik edecektir. Türkiye’deki şekerleme üretiminin yüzde 40’ı ABD pazarına yapılmaktadır. Bu durum, Türkiye’nin uluslararası ticaretteki rolünü artırmaktadır.
ABD’nin gümrük vergisi uygulamaları, Türkiye için avantaj doğurabilir. Avrupa’nın zor bir dönemden geçmesi, global firmaların Türkiye’nin büyüme potansiyelini görmesine neden olmaktadır. Bu durum, Türkiye’nin gelecekteki ekonomik büyümesine katkı sağlayacaktır.